Beylikdüzü Belediyesi tarafından düzenlenen Beylikdüzü Sanat Buluşmaları Satır Ortası Sohbetleri’nin ikinci konuğu fotoğrafçı ve seyyah Özcan Yurdalan oldu.
Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen söyleşide fotoğrafçılığın optik bilimi ve fotoğraf sanatının içinde gelişen tarihini anlatan Yurdalan, tarihte iz bırakmış bayan fotoğrafçıların öykülerine de değindi.
Beylikdüzü Belediyesi’nin sanatın her alanından isimleri sanatseverlerle buluşturduğu “Sanat Buluşmaları” devam ediyor. Birinci olarak oyuncu ve muharrir Ercan Kesal’ı ağırlayan Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’nin (BAKSM) bu haftaki konuğu fotoğraf sanatkarı Özcan Yurdalan oldu. Bir gezgin ve müellif olarak da tanınan Yurdalan, “Fotoğrafın Zımnî Bırakılmış Tarihi” başlıklı söyleşisinde dinleyicileri MÖ. 500’lerden bugüne, Mo Zi’den İbn-i Heysem’e, Da Vinci’den dijital fotoğraf makinelerinin mucidi Steve Sassol’a uzanan bir seyahate çıkardı. Sanatçı, konuşmasının bir kısmını de Türkiye ve dünyadaki tanınmış bayan fotoğrafçıların kıymetine ayırdı. Fotoğrafçılığın toplumsal tarihine odaklanmak gerektiğini belirten Yurdalan, söyleşisinde fotoğrafın bir sanat olmanın ötesine geçip, belgeleme aracı olmasının üzerinde durdu.
“Türkiye kelamlı bir kültüre sahip, fotoğrafa hak ettiği paha verilmiyor”
“Fotoğrafın tarihini yalnızca Batı’daki gelişmelerden başlatarak anlatmak yanlışsız değil” diyen Özcan Yurdalan; Buda, Konfüçyus ve Sokrates’ten başlayarak anlattığı fotoğrafçılık tarihini Sanayi İhtilali, Amerikan İç Savaşı ve Afrika’nın sömürgecilik tarihiyle içe içe geçirip, her biri doküman niteliğindeki unutulmaz fotoğrafları bir slayt gösterisi eşliğinde BAKSM’yi dolduran dinleyicilere aktardı. Dünyadan; Constance Talbot, Julia Margeret Cameron, Harriet Chalmers Adams, Marie El Khazen, Kerime Abbud, Gerda Taro, Kati Horna; Türkiye’den ise Naciye Sultan ve Muzaffer Hanım üzere çektikleri fotoğraflarla iz bırakmış bayan sanatkarların kıymetini vurgulayan Yurdalan, bu isimler ortasında İstanbullu Ermeni sanatçı Maryam Şahinyan’ın altını çizdi. Türkiye’nin kelamlı bir kültüre sahip olduğunu, hasebiyle resme ve fotoğrafa hak ettikleri kıymetin verilmediğini, Kurtuluş Savaşı’ndan bile birkaç fotoğrafın günümüze ulaşabildiğini açıklayan Yurdalan, “Fakat Meryem hanım çok değerli bir isim. Onun 1930’larda çektiği 200 bin fotoğraf 2011’de kamuya açıldı. Bu fevkalade bir sayı nitekim. Ve her ne kadar stüdyo ortamında çekilmiş olsalar da devrin giysi kuşamı ve ruh hali hakkında bize çok değerli bilgiler veriyorlar” dedi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
News
